• https://www.facebook.com/pages/Psikolog-%C3%96zlem-Akkel/1565522363696297
  • https://twitter.com/ozlemakkel
  • Favorilere Ekle
İletişim No:

Seçim Şeklimiz-Yaşamımız

''Aklınızı Kaybedin ve Kendinize Gelin!'' Fritz Perls
 

   Yaşam seçimleriyle kendine anlam katan bir kavramdır. Her kişinin yaşamı kendi seçtikleriyle şekillenir. Seçim yapan insan az da olsa kaygılıdır bu yüzden. Çünkü alacağı kararın sorumluluğu bir yük gibidir omuzlarında. Neden yük? Çünkü bir günlük aldığı kararla bir ömür sürecek yaşantılara sahip olabilir bazen. Aldığımız yükleri satırlara, sayfalara sığdıramayız belki ama nasıl aldığımızla ilgili konuşabiliriz bugün.
   Öncelikle bir ’’mantıklı düşün’’ furyası sorgusuzca ilerliyor hayatımızda. Kimse de dur bakalım her zaman mantıklı düşünmek iyi bir şey mi diye sorgulamıyor. Koşulsuz kabul edilir toplumca bu yargı. Koşulsuz içselleştirilir ve uygulamaya koymaya çalışılır! Evet çalışılır dedim çünkü sadece mantıklı düşünmeye çabalayıp kendimizi zorlayan ve bununla birlikte çoğu zaman da bu mantıki kararları alamayan, alsa dahi sonucundan hoşnut olamayabilen insan topluluğuyuz. Kendimizi bir an özgür bırakıp da ne yaşıyorum? Ne istiyorum? Sorularını sormuyoruz. Çünkü özgür düşünürsek toplumun içinde yer alamayız. Bu gerçekten ürkütücü bir düşüncedir. Bu sadece bir düşüncedir! Aslında özgür düşündükçe toplumun bir parçası olduğumuzu hisseder ve iç huzuru yüksek bir insan oluruz. Peki nasıl özgür düşünürüz?
   Belirli kalıp yargılarımız vardır hepimizin. Birçoğu çocukluktan gelen yargılardır. Şemalar da diyebiliriz bunlara aslında. Bu şemalar bizim bir kişi, bir olay ve durumla karşılaştığımızda takınacağımız tutumu, düşüncemizi hatta duygularımızı belirleyebilir. Bu sebeple bazen çevremizde yaşananlara ve insanlara haksızlık yapabiliriz. Bazen farkında olmadığımız kırgınlıklar yaşanır, anlayamayız. Çevremizdeki insanlara ve olgulara davranışlarımızı belirleyen en büyük etmen çoğunlukla çok eskilerde oluşan bu kalıp yargılarımızdır. Sonra da bu yargılara diğer insanlar ve toplumun yüklediği yargıları ekler ve ‘’mantıklı karar’’ lar alırız. İşte bu noktada yanlışlar başlar, çünkü sorgulamayız.
   İnsan duyguları, sezgileri, bedeni, ruhu, zihni bütün bir varlıktır. Sağlıklı bir insan bahsettiğim bu kavramları mümkün olduğunca dengeli bir ölçüde kullanabilen insandır. O halde sürekli ben mantıklıyım, ben haklıyım, doğru olan bu, kim olsa böyle yapar gibi sarfettiğimiz cümleler aslında bizim sadece mantıklı yanımızı yaşattığımız anlamına gelebilir. Bu da aslında bütünün çok küçük bir kısmında, eksik yaşadığımız anlamına gelebilir. Daha doygun, memnun ve güçlü hissedebilmemiz, sağlıklı ve dengeli hareket edebilmemiz için yaşamımıza duygularımızı ruhumuzu da katmalıyız. Bunun için öncelikle iç sesimizi dinlemeyi ve hayal kurmayı bırakmamamız önemli. En son ne zaman hayal kurdunuz? İç sesinize ne zaman kulak verdiniz? Bir düşünün, çocukluktan çıktıkça uzaklaşıyor muyuz kendimizden? Kendinizi dinleyin. Umudu yeniden yakalayabilmek için, karamsar düşüncelerden kurtulabilmek için, yeniden hayal kurabilmek için önce kendi içinize bir göz atın. Sezinlediklerinize önem verin. Duygularınızı anlamaya, bedeninizde olanları okumaya çalışın. Sonra mantığı da kullanın. Tek başına değil hep birlikte. İnsanlar gibi, toplumlar gibi tüm yanlarıyla yaşatın varlığınızı. Çünkü her yanınızla kabul ettikçe güzelleşir yaşam..